Kütüphane

Atasözleri

Atasözleri ilk söyleyeni belli olmayan, ilerleyen zaman, mekana bağlı olarak şekillenen, sözlü gelenek içinde doğup, gelişen ve günümüze ulaşan kısa ve özlü kalıplaşmış sözlerdir. Halkın yaşantı ve değerlerinden kaynaklanan atasözleri, konuşma diline deyiş güzelliği, kavram zenginliği, anlatım gücü katar.

Denizli’ye özgü Atasözleri

“Açım diyenden değil, tokum diyenden kork”

“Altın yere düşmekle kulp olmaz”

“Çama çıkan keçinin, çama çıkan oğlağı olur” (Kendi nasılsa çocuğu da kendi gibi olur)

“Gece yağan, gündüz açan yıl düzgündür.”

“Gündüz yağan, gece açan yıl bozgundur.”

“Gizli işin eşkere çocuğu olur.”

                    (Er geç ortaya çıkacağı)

“İnsanlar millet millet, toprak damar damar.”

“Keçinin yemediği ot başını ağrıtır.”

                   (Farklı şeyler yapmak)

“Akılsız köpeği yol yorar.”

“Danaya ip, kesere kulp ol.”

                  (Bir işe yaramak)

“Bacağı yere yakın olandan kork”

                  (Kısa insanlardan kork)

“Adam düşmanım yok demiş;Ananda mı doğurmadı demişler?”

“Kuş, alayı ile uçar”

                  (Birliğin önemi)

“Zenginin gönlü oluncaya kadar, fakirin canı çıkar.”

“Kınayan düğün dernek başına geçsin”

                  (kınamayı anlatıyor)

“Güneş doğduktan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez.”

“Arabanın kadri yağmurda bilinir.”

“Tek oğlanlı ile tek develinin yüreğinde yağ olmaz.”

                  (Kıymetli olmak)

“Taş üstüne taş olmuş, ev üstüne ev olmamış.”

“Saç düzene girdi hamur bitti”

“Ev düzene girdi ömür bitti…”


Halk Deyimleri

Asıl anlatımından uzaklaşarak yeni kavramlar meydana getiren kalıplaşmış sözlere deyim denilir. Deyimlerde halk yaşantısından, değerlerinden ve tecrübelerinden izler görülür.

Denizli’ye Özgü Halk Deyimleri

“Meşe sopası gibi”

                  (Sözden anlamayan, kaba insan)

“Maşa kanadı kadar”

                  (küçük yapılı)

“Ayranı kabarmak”

                  (öfkelenmek)

“Gök görmedik”

                  (Görgüsüz kişi)

“Bulup da busamak”

                  (Kanaatkar olmayan)

“Tıngır elek, tıngır saç”

                  (Hiçbirşeyi olmayan)

“Anası belli, babası belli-Nenni Mommedim, nenni”

                  (Sonradan görme kişileri tanımlar)

“Dığan ağız”

                  (Çok konuşan, ağzı büyük olan)

“Kiş dediği keçi ağıldan çıkmaz”

                  (Elinden iş gelmez)

“Gasgatı olmak”

                  (Sertleşmek)

“Irlımı gıç”

                  (Ağırkanlı kimse)

“Ateş almaya geldim”

                  (Acele işi olmak)

“Mayı kabağı”


Alkış ve Kargışlar

Yöresel dille söylenmiş alkışlar:

“İşleri ıras gitsin.”

“Allah sene allı başlı gelinme etsin.”

“Evlerine sarı buğdaylar yağsın.”

“Yokuşun eniş, enişin datlı olsun.”

“Gum diye avıçladığın sarı altın olsun.”

“Harmanın bereketli olsun.”

“Irabbım yolsuz, yoldeşsiz goymasın.”



Kargışlara örnekler olarak da:

“Gara gursandan bul.”

“Gidişin olsun, dönüşün olmasın.”

“Adı batası.”

“Onmaz kederler bulasıca.”

“Evletcin evletinde çıkıvesin.”

“Beş betercik ol.”

“Onmaz kederlere boğulasıca.”

“Davın olası.”


Ninniler

Ninniler, annelerin süt emen çocuklarını uyutmak için söyledikleri manzum ve mensur sözlerdir. Ölçülü ölçüsüz söz ve tekerlemelerden oluşan ninniler, hece vezniyle sade bir dille söylenir. Dört mısralık olup bir bütün oluştur.

Kızım kızım kız kişi
İşte gelmiş yüz kişi
Yüz verene yüzdürü verdim
Bin verene bindiri verdim

Oğlum oğlum oyunda

Yağlı çörek koynunda

Ben oğlumu ararken

Oğlum gelin koynunda

Ninniler deyim nendireyim
Çamdan beşik deldireyim
Ağlama oğlum babana göndereyim
Bin verene bindiri verdim

Asmaya vurdum salıncak

Ellerine verdim oyuncak

Şimdi babası gelecek

Lokum şeker alıvecek

Maniler

Mani yaygın halk edebiyatı türüdür. Anonimdir. Ayaklı mani, cinaslı mani gibi türleri vardır. Genel olarak yedi heceli ve dört mısralı olurlar.

Yüce dağ başında fenerler yanar
Fenerin şavkına kervanlar döner
Anneler kızına böyle mi yanar
Yanmasını bilemedim

Mersin yaprağını dökmez
Muhabbet candan gitmez
Can gözlerim seni gördü
Başkasına hayır etmez

Ekinler dize kadar
Gel yarim bize kadar
Sana çorap öreyim
Topuktan dize kadar


Tavas ilçesinde mani örnekleri

Çaya indim oturmam
Elimi suya batırmam
Ben bir güzel kekliğim
Her avcıya tutulmam

Yeni destinin dolmayışı
Al kumaşı sormayışı
Her yakalara şan koydu
Kostak yarimin oynayışı

Ayva ile nar isterim
Döşeği dar isterim
Dar döşeğin içinde
Cilveli yar isterim

Karyolada yatıyor
Yorgan göbek atıyor
Çok sokulma beyefendi
Bıyıkların batıyor

Bahçelerde bal kabak
Açılır tabak tabak
Beni beğenmez iken
Bulduğun matafa bak

Bal idim pekmez oldum
Gül idim kokmaz oldum
Elli altınlık kız idim
Beş kuruşla etmez oldum

Güvencin uçup gider
Kanadın açıp gider
Geleceksen gel kız bene
Gençliğim geçip gider

Çıktım kerpiç duvara
El ettim eski yare
Eskiler şöyle böyle
Can kurban yeni yare

Ak almanın ağacı
Dibine vurdu çoğaci
Hatce kızı delirten
Ali hoca Amadın ilacı

Elifin hecesi var
Gündüzün gecesi var
Seveceksen bir yar sev
Gelinin kocası var

Tren gelir eşmeden
Direkleri vişneden
Köylü parası değil mi
Muhtarları kişneden

Harman yerin gıyısı
Arap Halil dayısı
Alcek kızla bulamamış
Ateşlerin ayısı

Zeytini taşlamalı
Dibinde kışlamalı
İmam nikah kıyarken
Cilveye başlamalı

Kara fisin bibersin
Sen ellerden kibarsın
Ah ben seni seviyom emme
Yabancısın gidersin

Has içliğim dar olsa
Keyen kollar ak olsa
Beni saran oğlan
Cennet mekan olsa

Bu gelen Yarengümeli
Kulağı altın küpeli
Çok cilve yapıyor
Kulağını çekmeli

Cevizim govuk govuk
Ağlarım koyuk koyuk
El oğlunun sözleri
Karlı buzlardan soğuk

Makinenin ayağı
Sözlerin çok bayağı
Çok yaşama kaynana
Şimdi yersin dayağı

Kahvenin piştiği yer
Kaynayıp coştuğu yer
Güzel çirkin dinlemez
Sevdanın düştüğü yer

Avlu dibinde kazık
Kaynanam ölmüş yazık
Öldüğüne acımam
Bir top kefene yazık

Gocu evin kazanı
Peştemalın kozağı
Beni yakıp yandıran
Buraların güzeli

Bahçelerde sarı çiçeğim
Sen doldur da ben içeyim
Sana basmalar yakışmaz
Mor kadifeler biçeyim

Harman yeri yarıldı
Kaynanam darıldı
Ne darılırsın kaynana
Oğlun bana sarıldı

Leblebi şekeri patladı
Topal nazlı atladı
Ali Hoca Amad’ını görünce
Nazlı kızın ödü patladı

İndim kuyu dibine
Baktım suyun engine
Analar kız besliyor
Vermiyor sevdiğine

Al faklardan tuz alma
Veyislerden gız alma
Veyislerin gızları
Bekir Çavuş’dan galma

Küp içinde cevizim
Hazır benim çeyizim
Ana beni evlendir
Muma döndü benizim

Çanaklıkta çanak var
Senden ne güzel yanak var
Öpmek isterdim amma
Karakolda dayak var

Kucak kucak mersinler
Denizli’ye urgan gersinler
Benim sevdiğimi
Kucağıma verseler

Karanfilim budama
Sefa geldin odama
Güzel isen geç otur
Çirkin koymam odama


Tekerlemeler

Çal’dan, yöre halkının gözüyle çevre il, ilçe ve köylerin özelliklerini tanımlayan bir tekerleme örneği;

Nazilli’nin kızları geldill
Denizli kızları gül benizli
Honazlı kızları bardak boğazlı
Kaklık kızları kınalı keklik
Çardak içinde bulunmaz su içecek bir bardak
Belevi kızları elevi
Yazır delikli heybe hazır
İçikli ocağının başı sidikli
Neler ocağının başı keler, sapçılar kemikli
Şavlan peynirci, süller halıcı
Çal serek yidikleri yağlı börek
Aşağı Seyit’ten ümmet,
Yukarı Seyit’ten Memet,
al bunu dellalan ünlet…

Derleyen: Mürşide Akkeçeli