Kategoriler
KÖYÜMÜZ

Tarihde Gezinti: Kozlar Köyü

Tarihde Gezinti: Kozlar Köyü

14. YY. Anadoluyu ziyaret eden Ibn Batuta, Lazkiye ( Denizli ) ‘ den Muğlaya geçerken Tavas ve civarlarınada uğramış. Yollarda köylüler ile sohbet etmiş. Tavas Kale Emiri Ilyas Bey’den söz eder. Halkın malını, canını, canının korunması bizzat Kale Komutanı Ilyas Bey’in ilgilendiğine deyinir. Evliya Çelebi ise , Tavas ve çevresi hakkında daha tafsilatlı bilgiler verir. Tavasın yeri, Kalesi çevresi, Köyleri hakkında.

16. YY. suhte isyanları gibi bazı isyanların söylemektedir. 17. Asırdada bölgenin pek emniyetli olmadığını göstermektedir. ” Davas ” ( Tavas) ve çevresinde eski Yunanlıların yasadığı tarihi eserlerden bilinmektedir, eski cağlara dayanır. Eski cağlardaki adı ” Tabae/ Tabai ” olan Tavas ve köyleri Karia toprakları içindedir. Fakat bazı yazarlarda “Pisidya” toprakları içinde göstermişler. Halbuki Strabon’un Firigya ve Karia’nın sınırlarında gösterdiği bu topraklar, Heros Tabos’un ismine izafetle “Tabae- Tavas” ( Kelime anlamı: Yükseklik, Kayalıklar üstü ) Marsyas tarafından verilmiş olduğuna dahil görüşler bulunmaktadır.

Bu bölge Roma topraklarına M.Ö. 189’da Galat seferi sırasında Konsül Manlius Vulso’nun Efesden başlayan ve Meandir/ Menderes nehrini takip ettikden sonra, güneye yönelen seferi sırasında Roma ordularına dayanamayarak mağlup olmuş. Karşı koyduğundan, tazminat ödemek zorunda bırakılmıştır. Birinci Mitriades savaşlarındada, Roma’nın yanında yer alarak mükafatlandırılmıştır. Tavas figüresi Roma’lılar devrinde yol sebekesinin, Denizli’den Finike’ye inen kısmı üzerinde yer almış. Bizans’lılar devrinde çevreye hitap eden bir Piskoposluk merkezi olmuş.

Hepimizin bildiği gibi Malazgirt savaşından sonra (1071) Türkler doğudan batı’ya doğru Anadolu’ya yayılmışlar ve akınlar karşısında korkup Balkan’lara kaçan Rum’ların terk ettikleri topraklara yerleşmişlerdir.
13. YY . Moğol İstilaları ise Anadolu’ya ikinci bir Türk akınına zemin hazırlamıştır. Bu dönemde Denizli bölgesine 200.000 çadırlık bir Türkmen nüfusu toplanmıştır. Bu suretle eski Karia bölgeside tamamen türkleşmiştir. Takriben 1365’de Menteşe beyliğine katılan bu bölge 1390 ile 1391’de Menteşenin Yıldırım Beyazıt tarafından, zaptıyla Osmanlı sınırları içerisine dahil oldu. Ancak Timur istilası Osmanlı hakimiyetini bir süre sarstığından bölgenin katı şekilde ilhaki 1424’e rastlar.

Bundan sonra Menteşe beyliği toprakları Osmanlının Anadolu eyaletina bağlı Mentese Sancağı olarak teşkilatlandı. 1811 idari teşkilat’ta yapılan düzenlemede Menteşe Sancağı , Aydın eyaletine bağlandı. 1867 ve 1883 yılları arasında Tavas ve Denizli, Aydına bağlı iki kaza iken, 10 Mart 1883 deki düzenlemede, Denizli Izmire bağlı bir mutasarrıflık haline gelmiş. Tavas ise kaza olarak Denizli’ye bağlanmış.

Kozlar ise bir rivayete göre Yörük aşiretleri yaylaktan Kışlağa gideriken, develerinin kozalarını düşürürler kozaları aramaya çıkarlar. Kozlar Köy’ün bulunduğu yerde kozalarını bulurlar. ” Kozalar, Kozalar” diye sevinç cığrıkları atarlar. Köyün ismide buradan geldiğine dahir.

Ikinci bir rivayete görede Anadolu’nun diğer bölgelerindeki yer adları, coğu coğrafi bir özelliğe aks ettirmekte, bazılarıda o yöredeki yetişdirdikleri mahsül’lere göre adlanılmıştır. Kozca- Kozlar Köy’de cevizlik leri ile meşhurdur. Adınıda Ceviz Kozalarından almıştır. Köyün tarihide 15. Asır’a dayanmaktadır.
Anadoluya gelen Oğuz boyları, Türkmen adıyla anılır, il veya uluş denen gruplara ayrılmışlardır. Iller boy yahut taifelerden, başlarında (Kethuda) denilen bir reis bulunan cemaatlerden meydana geliyordu.

Yörüklük bir yaşam biçimi olduğu gibi, yürümek fiilinden gelen kelime, konar-göçer halk guruplarını ifade etmez. Bu vasfı sahip olanların aynı zamanda Türk olması gerekir.

Anadoluda Kızıl ırmak nehrinin batısında kalan bölgedeki göcebe Türk gurupları XV. Yüzyılın ikinci yarısında Yörük olarak adlandırılmıştır. Konar ,göçer cemaatlar hayat tarzları bakımından bir kaç kısma ayrılmışlardır.

1 – Sadece hayvan besleyen, bunları otlatmak için yaylak ve kışlaklar arasında gidip gelmek üzere tam bir göcebe hayatı yaşayan ziraatla hiç uğraşmayanlar.

2 – Batı Anadoludaki konar göçerler ise hayvancılıkla geçinmekle beraber kışlakta ziraatte yaptıklarından yari göçebe sayılırlar.

3 – Yarı yerleşik durumda olanlar, hayvancılıkla uğraşmakla beraber kışlakların yakınlarındaki mezralarda ziraat yaparlardı.Diğerlerinden farkı ise, yarı göçebelerde Cemaatin bir arada hareket etmelerine karşılık, bunlarda yaşlı ve hastalar yaylaya çıkmazlar devamlı olarak kışlakta kalırlar.

Bazı boyların Konya, Antalya üzerinden Fethiye, Dalaman, Beyobası dolaylarından dolanarak Tavas ve çevresindeki yaylaklara yerleşmişler. Menteşe padişah haslarında kazalar-adlı kaynakta Beldelere mezralara dağılmış olarak bir kaç yörük cemaati yaşamaktadır bunlar Barza, Günebarza, Gürebarza, Horzum, Karakoyunlu, Kızılkeçili isimlerini taşımaktadırlar.

Yörükler şehirlerin hayvan ihtiyaçlarını temin etmekten başka, ziraat, dokumacılık (Keçe,halı,kilim imalatı) nakliye gibi alanlarda Pazar ihtiyacını karşılamakta idiler.

Günebarza, yaylacık ve kızılkecili cemaatleri sadece hayvan besleyerek hayatlarını sürdüren tamamıyla göçebe cemaat olmayıp, XVI. Yüz yılın başlarında çoktan toprağa bağlı bir hale gelmişlerdi. Tavas kazası padişah haslarında Günebarza,Yaylacık,Kızılkecili cemaatleri yaşamaktaydı. 1520 ile 1580 yılları arasında Menteşe sancağı kayıtlarına göre Tavas kazasındaki kolları hangi köylerde yaşadıklarını tesbit edebiliyoruz. 1517 yaylacık cemaati müteakip tahrirlerde padişah hassi olarak karşımıza çıkmakta ve bu cemaat yörükleri 5 ayrı yerde yerleşmiş bulunmaktaydı, bu köyler doğu batı istikametinde akan Akcayın kuzeyindeki dağlık bölgede yer alan Kozlu(Kozlar) Kayaca, sazak, Tahtalu dır.

Köyün ekonomik durumu her köyde olduğu gibi hayvancılığın yanı sıra Buğday, Arpa, Mısır, Burcak,Yulaf, gibi tahil çeşitlilikleri göstermiş o dönemde bağcılık ve ceviz bahçelerinden oluşmuştur. (2. Beyazit tahriri sırasındaki XVI. Asır boyunca üretim seyri belgelerinden alınmıştır.)
Köyün şimdiki durumu ise yine çeşitlilik arz etmekle birlikte tütüncülük ağır basmaktadır.

Tavas kazasında 1000 Akçenin üzerinde haraç/ ösür ödeyen köyler sıralamasında Deniz, Kozca/ Kozlar, Yarengömüden ibarettir. Bahçelerden alınan ösür ilk iki tahrirde yok gibiyken 1563 ve 1583 de haylı artış göstermiş ancak ilk tahrirde yalnız Yorga çiftliğinden bahsederken son iki tahrirde Kozca/ kozlarda oldukça yüksek miktarda (1563 de 800,1583 de 900 Akçe ) Bahçe ösürüne rastlanmaktadır. Ayrıca bu bölgedeki tahılların işlenmesi için (Vakıf tahrir defteri TT.Nr 338) Iki tanede değirmen görünmektedir.

Köyümüz XV.YY itibarıyle yerleşik hayata geçtiği ve XV1.YY daki kayıtlarda Osmanlı arşivlerinde Timar, Zemaat tahrirlerinde rastlanmaktadır. X1X. ve XX.YY daki kayıtlara ise Tavas hükümet konağının geçirmis olduğu bir yangın sonucu o belgelere ulaşılamamıştır.
Kozlar köyünün ekili alanları 2.Beyazit saltanatında, Yavuz sultan selim devrinde, Kanuni sultan Süleyman döneminde devamlı artış göstermiş, 3.Murat zamanında tepe noktasına ulaşmıştır.

Köyümüz Kozlar ve çevresi bugünkü durumu ile kıyaslandığında arazi, nüfus bakımından küçülmüştür, önceleri Alpa Kozların bir mahallesi idi, şimdi Büyük şehir kanununa göre hepsi mahalle oldu. Şehirlerde Endüstri geliştikçe köy nüfusunun yarısı şehirlerde yaşamaya başlamıştır. Eski yaylalardaki ekilebilen araziler, işleyen olmadığı için, şimdi neredeyse orman statüsü almıştır.

Kozlarda şu anda 8 yıllık ilköğretim okulu, 1 tane kuran kursu ve talebe yurdu,1 sağlık ocağı, 3 tane camii, 1 tane orman işletme kooperatifi bulunmaktadır.
Kozlar Tavas istikametiyle Denizli, Beyağaç ile Muğla istikametine, Acıpayam istikametiyle Antalya / Fethiye istikametine giden yollarla ilintilidir. Ayrıca her saat başı Denizliden Kozlara karşılıklı minibüs seferleride mevcuttur.

Saygılarımla Mehmet Ali Özükızıl.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir